DOLAR
39,2169
EURO
45,2700
ALTIN
4.345,98
BIST
9.311,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
25°C
İstanbul
25°C
Parçalı Bulutlu
Pazartesi Parçalı Bulutlu
27°C
Salı Açık
29°C
Çarşamba Açık
29°C
Perşembe Açık
30°C

“Birleşmiş Milletler sistemi tamamen felç oldu”

“Birleşmiş Milletler sistemi tamamen felç oldu”
14.06.2025 16:52
7
A+
A-
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İran ve İsrail arasında yaşanan şiddetli çatışmalara ilişkin “Nükleer anlaşmazlıkların çözümü, ancak diyalog ve karşılıklı güvenle mümkündür.Taraflar, bu müzakereleri bir fırsat olarak değerlendirmeli ve gerilimi düşürecek adımları karşılıklı olarak atmalıdırlar” dedi. Her iki ülkeyi de diplomasi masasında çözüme davet eden Babacan, müzakere masasına birkaç tarafsız devletin daha dahil olmasının kaçınılmaz hale geldiğini kaydetti. Birleşmiş Milletler, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Ajansı gibi uluslararası kurumlara çözüm için seferber olma çağrısında bulunan Babacan, özellikle İslam İş Birliği Teşkilatının ikircikli tutumundan vazgeçerek net bir tutum ortaya koyması gerektiğini söyledi.

 

Babacan, D-8’in 28. Kuruluş Yıl Dönümü Programı’nda yaptığı konuşmada

şu mesajları verdi:

 

“Gözü dönmüş, pervasız İsrail yönetiminin durmaya niyeti yok”

“Değerli katılımcılar bölgemiz gerçekten kötü günlerden geçiyor. Yanı başımızda, Gazze’de on binlerce insan katledildi. Gençler, yaşlılar, çocuklar, kadınlar, erkekler her biri, isimlerini anacak kimseleri dahi kalmayana değin yeryüzünden silinmeye çalışılıyor. Saldırgan İsrail hükûmetinin durmaya niyeti yok. Bir gözleri Gazze’deyken, diğeri Suriye’ye bakıyor. Bir gözleri Suriye’deyken, diğer yandan İran’ı vurmaya başladılar. Gözü dönmüş bu pervasız yönetimin durmaya niyeti yok.”

 

“Amerikan yönetiminin verdiği koşulsuz destek, İsrail’in şımarıklığını ve hoyratlığını artırmaktadır”

“Orta Doğunun kalbinde, onlarca yıldır sürdürdükleri bir işgal politikası var. Sistematik şekilde adım adım adım işleyen, uzun vadede bir politika var. Bu işgal, sadece bir halkın topraklarını hedef almıyor, bu işgal, uluslararası hukukun temel taşlarını da yerle bir ediyor. İsrailin Gazzede, Batı Şeriada uyguladığı soykırım ve Suriyede gerçekleştirdiği sistematik saldırılar, bölgesel barışı zedelediği gibi, uluslararası düzenin meşruiyetini de yok etmekte. Amerikan yönetiminin verdiği koşulsuz destek, İsrail’in şımarıklığını ve hoyratlığını gün geçtikçe artırmaktadır.”

 

“Birleşmiş Milletler sistemi tamamen felç oldu”

“50 milyon insanın öldüğü 2. Dünya savaşından sonra bir daha böylesine büyük bir felaket yaşanmasın diye Birleşmiş Milletler sistemi kuruldu. Ve maalesef bu Birleşmiş Milletler sistemi son yıllarda tamamen felç olmuş durumda. Mesele İsrail’se Amerikan vetosunu görüyorsunuz. Mesele Ukrayna veya Gürcistan’sa olduğunda Rusya vetosunu görüyorsunuz. Kurallar sadece zayıflar için uygulanır, güçlülere işlemezse bu dünyayı büyük bir kaosa götürür.”

 

“Zaten ağır bedeller ödeyen Orta Doğu toplumları daha büyük felaketlere sürüklenmesin”

“İşte son iki gündür yaşananlara bir bakın: İsrailin evvelsi gece İrana yönelik başlattığı saldırılar, Orta Doğuda zaten kırılgan olan barış ve istikrar umutlarını bir kez daha ertelemiştir. Bu saldırıları, uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak gördüğümü ve şiddetle kınadığımı söylemiştim. Tüm tarafları, uluslararası hukuka saygı göstermeye ve çatışmayı derinleştirecek veya bölgeye yayacak adımlardan kaçmaya davet ediyorum. Bölgede çatışmaların tırmanması, hiçbir tarafın çıkarına olmayacak, milyonlarca masum insanın hayatını tehlikeye atacak ve zaten ağır bedeller ödeyen Orta Doğu toplumlarını daha da büyük felaketlere sürükleyecektir.”

 

“Müzakere masasına tarafsız birkaç ülkenin daha katılması da kaçınılmaz hale gelmiştir”

“Buradan ABD ve İran’a çağrım, yapılması planlanan nükleer müzakereleri sürdürmeleridir. Her iki ülkeyi de bu kritik meseleyi diplomasi masasında çözmeleri konusunda önerilerimizi, tavsiyelerimizi paylaşmak istiyorum. Artık bu aşamada, müzakere masasına tarafsız birkaç ülkenin daha katılması da kaçınılmaz hale gelmiştir. Nükleer anlaşmazlıkların çözümü, ancak diyalog ve karşılıklı güvenle mümkündür. Taraflar, bu müzakereleri bir fırsat olarak değerlendirmeli ve gerilimi düşürecek adımları karşılıklı olarak atmalıdırlar. Uluslararası kurumları, özellikle Birleşmiş Milletleri ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansını, Orta Doğu’da barış ve güvenliği sağlama görevlerini yerine getirmeye davet ediyorum.”

 

“İslam İş Birliği Teşkilatı ikircikli tutum sergilememelidir”

“Belki de daha önemlisi İslam İş birliği Teşkilatı da bu konuda ikircikli bir tutumu terk etmesini, daha yeknesak bir tutum ortaya koymasını elzem görüyorum. Bizler, bu coğrafyada daha fazla kan dökülmesini değil, diyalog ve uzlaşının hâkim olmasını istiyoruz. Orta Doğu’nun geleceği; savaşla değil, ancak barışla ve iş birliğiyle yeniden inşa edilebilir.”

 

“D-8 barıştır, hakça düzendir, eşitliktir”

“D-8, sadece bir ekonomik iş birliği örgütü değildir. D-8, adalet, eşitlik, dayanışma ve barış ilkeleriyle şekillenmiş bir ideal aslında. Erbakan Hocanın ‘Yeni Bir Dünya’ vizyonu, D8’in kuruluşunda ilan edilen İstanbul Deklarasyonu ile vücut buldu. Bu deklarasyonun temel ilkelerini biraz önce gördünüz. Altı tane temel ilke ve amblemi içinde altı yıldız: Savaş yerine barış, çatışma yerine diyalog, sömürü yerine hakça bir düzen, çifte standart yerine adalet, ayırımcılık yerine eşitlik ve baskı yerine insan hakları… İşte bunlar D8 oluşumunun temel kaideleridir.”

 

“D-8 ülkeleri 1,3 milyara yakın nüfusu, 4,5 trilyon doları aşan bir ekonomiyi temsil etmektedir”

“Aslında D8 ile bir dayanışma köprüsü inşa edilmiştir. Ezilenin, dışlananın, sesi kısılanın yanında duran bir dayanışma köprüsü… D-8’in ruhunda sadece İslam dünyasının iş birliğini ve beraberliğini güçlendirmek yoktur; D8’in ruhunda insanlığın ortak vicdanı vardır. Bugün D-8 ülkeleri 1,3 milyara yakın nüfusuyla, 4,5 trilyon doları aşan ekonomisiyle ve 7,5 milyon metrekareyi aşan bir coğrafyayla gerçekten muazzam bir kaynak, muazzam bir kültürel zenginlik aslında. Üye ülkeler arasındaki ticareti 500 milyar dolara çıkarmak, ortak lojistik ağlar kurmak, ortak ödeme sistemleri kurmak, KOBİ’lerin finansmanı için programlar oluşturmak kuşkusuz bunların hepsi ekonominin gelişmesi ve sinerji doğurmak açısından son derece önemli hedefler ama Erbakan Hoca’nın

‘Hakk’ın hâkimiyeti’ anlayışında gördüğümüz gibi, üye ülkelerin yalnızca maddi değil, manevi değerler etrafında da kenetlenmesi büyük önem arz ediyor. Bu açıdan baktığımızda D-8, Filistindeki işgale, Yemendeki iç savaşa, Arakandaki zulme ve diğer mazlum coğrafyalardaki haksızlıklara karşı güçlü bir duruş anlamına da geliyor.”

 

“Sözünüzün gücü yeri gelir paradan da silahtan da önemli olur”

“Bakın, Rahmetli Erbakan hocamız ne güzel söylemiş: Yeryüzünün tamamında hükmünüzü yürütecek bir güce ulaşacaksınız, yoksa bir kasabada bile hak düzenini uygulayamazsınız.‘Dünyada meydana gelen her türden haksızlığa sesimizi çıkarmamız ve etkili olmamız için, önce güçlü olmamız lazım. Ekonomide, teknolojide, güvenlik konularında güçlenmek zorundayız. Daha da önemlisi, itibarımızın güçlü olması, yani sözümüzün güçlü olması gerekiyor. Çünkü, yeri gelir, sözün gücü paradan da silahtan da daha etkili olur. Sözün gücü de adaletle, hukukla, her daim vicdanla hareket etmekle kazanılır. Sözün gücü; güvenilir bir muhatap olmakla kazanılır.”

 

“İslam ülkeleri en çok çabayı eğitime ve yönetişime göstermelidir”

“Şöyle bir geri çekilip baktığımızda İslam ülkelerinin, en çok çabayı göstermeleri gereken iki önemli alan var. Eğer gerçekten güçlenmek istiyorsak… Bunlardan birincisi eğitim. Evet, fert fert iyi yetişmiş insanlardan oluşan bir topluma sahip olmamızsak ne ekonomide ne teknolojide güçlenmek mümkün değil. Tek tek iyi yetişmiş insan gücüyle ancak ülkelerin ekonomisi büyür. İyi yetişmiş insan gücüyle ancak teknolojide ve buna bağlı olarak güvenlikte kendimize yeterli hale gelebiliriz. İslam ülkelerinin en çok çabayı göstermeleri gereken ikinci önemli alan da iyi yönetişim. Yani; şeffaflık, hesap verebilirlik, kurumların güçlü olması, kural bazlı yönetim anlayışı… Yani önce hukuk diyebilmek… Bunları yapmadan güçlenmek, zenginleşmek mümkün değil dünyada etkili olmak da mümkün değil.”

 

“D-8, bir itirazı ve umudu temsil ediyor”

“Değerli konuklar, tüm bu anlattığım sebeplerden dolayı, D-8 ülkeleri arasındaki ekonomik iş birliklerinin büyümesi; ticari ilişkilerin çeşitlenmesi ve gelişmesi gerçekten çok değerli. D-8’in temsil ettiği değerlere, bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Bugün D-8 bir hafızayı, bir mirası, bir itirazı ama aynı zamanda da bir umudu temsil ediyor. Geçmişten yarınlara uzanan bir hayali, bir vizyonu temsil ediyor.”

 

“D-8, ötekileştirilenlerin sesi olmaya devam etmelidir”

“28. yılında D-8; sesi kısılmaya çalışılanların, ötekileştirilenlerin, ötelenenlerinin, sistemin dışında bırakılmaya çalışanların sesi olmaya devam edecektir. Çünkü biliyoruz ve farkındayız: Bizim coğrafyamızda akan kan, dökülen gözyaşı, gasp edilen kaynaklar, yıkılan şehirler, yitirilen hayatlar… Bunların aslında hepsi tek tek birer sonuç.  Bu sonuçların kaynağında ise adaletsizlik var, çifte standart var ve belki de en önemlisi vicdan eksikliği var.”

 

“Gelin, dünyayı yalnızca güçlülerin değil, haklıların da yurdu haline getirelim”

“İşte D8 ruhu, tam da bunlara itiraz etmektir. Bu, sadece bugünün değil, yarınların da meselesidir. Bu, bizim neslimizin gelecek nesillere olan borcudur. Biz şuna inanıyoruz: İradesi olan milletlerin, vicdanı diri kalan liderlerin ve dayanışmayı ilke edinen ülkelerin; dünyayı değiştirme gücü vardır. Gelin, dünyayı yalnızca güçlülerin değil, haklıların da yurdu haline getirelim hep beraber.”

 

“Saadet Partisi camiasına teşekkür ediyorum”

“Sözlerimin sonuna gelirken siyasette diyaloğun yok edilmeye çalışıldığı şu günlerde, birlik olmaya verdikleri önemi her fırsatta gösteren, bizleri bu programa davet eden Saadet Partisi’nin değerli Genel Başkanı ve tüm yöneticilerine ve tüm Saadet Partisi camiasına özellikle teşekkür ediyorum. D-8’in 28. kuruluş yıl dönümü yürekten bir kez daha tebrik ediyor, aynı sorunları tartışmadığımız, coğrafyamızın türlü musibetlerden kurtulduğu, nice D-8 yıl dönümlerinde buluşma temennisiyle, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.”