DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
16°C
Salı Hafif Yağmurlu
16°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C
Perşembe Az Bulutlu
21°C

Türkiye, NATO bünyesinde terörle mücadele koordinatörlüğü kurulmasını önerdi!

Türkiye, NATO bünyesinde terörle mücadele koordinatörlüğü kurulmasını önerdi!
02.02.2024 11:15
14
A+
A-

NATO, ulusların ve devletlerin güvenliği için kurulmuştur. İsveç’in NATO üyesi olmasının Türkiye’nin beklentilerinin daha reel bir zeminde ele alınmasının önünü açacağına işaret eden uzmanlar, İsveç ile birlikte Baltık denizinin NATO denizi haline gelmesinin Türk ordusunun bu bölgede bilgi birikiminin artması sonucu getireceğini söylüyor.

Türkiye’nin, sadık bir NATO müttefiki olduğunu kanıtladığını kaydeden Arş. Gör. Ali Ekmekçi, “NATO bünyesinde Türkiye’nin istediği terörle mücadele koordinatörlüğü kurulduğunda NATO üyesi ülkeler ile terörle mücadele konusunda Türkiye kendi tezlerini daha güçlü şekilde seslendirebilecek.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden (İngilizce) Arş. Gör. Ali Ekmekçi, İsveç’in NATO üyeliğine onayını değerlendirdi.

Baltık denizinin NATO denizi haline gelmesi

İsveç’in NATO üyeliği ilk gündeme geldiğinde Türkiye’nin, İsveç’ten terörle mücadele konusunda destek istediğini hatırlatan Arş. Gör. Ali Ekmekçi, “İsveç, kendi terörle mücadele yasasında Türkiye’nin istekleri doğrultusunda belirli güncellemeler yapmıştı. İsveç’in NATO üyesi olması ise yine bu doğrultuda Türkiye’nin beklentilerinin daha reel bir zeminde ele alınmasının önünü açar. Türkiye İsveç’ten istediği pek çok konuda NATO şemsiyesi içinde, müttefik ilişkileri çerçevesinde daha büyük baskı kurabilir. Ayrıca İsveç ile birlikte Baltık denizinin NATO denizi haline gelmesi Türk ordusunun bu bölgede bilgi birikiminin artması sonucunu getireceği açıktır.” dedi.

Türkiye NATO’nun açık kapı politikasını her zaman destekledi

Türkiye’nin NATO’nun açık kapı politikasını her zaman desteklediğini de anlatan Arş. Gör. Ali Ekmekçi, “Finlandiya ve İsveç’i kabul etmesi de bu sürecin doğal bir sonucu oldu. Bunun yanında İsveç’e karşı takınılan tavır ve Macaristan dışında en son üyeliğe kabul etmesi Batı ile ilişkilerde Türkiye’nin uyumsuz imajını besledi. Batı ülkelerinin Türkiye üzerindeki şüphe bulutu yine de varlığını koruyor diyebiliriz.” diye konuştu.

ABD’nin Rusya’ya karşı NATO üzerinden savunma hattını güçlendirme çabaları

İsveç’in NATO’ya katılımının, ABD’nin Soğuk Savaş’ın sonundan itibaren Rusya’ya karşı NATO üzerinden savunma hattını güçlendirme çabalarının son adımı denilebileceğini de kaydeden Arş. Gör. Ali Ekmekçi, şöyle devam etti:

“19. Yüzyıldan beri askeri anlamda nötr kalmayı bir politika olarak benimsemiş olsa da aslında İsveç son 20-30 yılda NATO ile iş birlikleri gerçekleştirmekteydi. İsveç, 1990’lı yıllarda Bosna-Hersek’teki NATO güçlerine dahil olmuş, daha sonra da NATO öncülüğünde gerçekleşen başka operasyonlara destek vermişti. Diğer yandan İsveç toplumu düzeyinde, tarihsel olarak NATO üyeliği fikri genelde azınlıkta kalmış olmasına rağmen, bu düşünce Rusya-Ukrayna savaşı sonrası değişerek NATO üyeliğine katılma fikri giderek popülerleşti.”

Finlandiya’nın katılımı sonrası, İsveç’in de NATO’ya katılmasının önemi 

Geçtiğimiz yıl Finlandiya’nın katılımı sonrası, İsveç’in de NATO’ya katılmasının özellikle Baltık Denizi ve Kuzeydoğu Avrupa bölgesi için oldukça önemli olduğunu da dile getiren Arş. Gör. Ali Ekmekçi, “Yine bölgede yer alan Baltık ülkeleri Letonya, Litvanya ve Estonya bölgede artan güvenlik endişelerine yönelik olarak birlikte yeni savunma sistemleri inşa etme konusunda anlaşmaya vardılar. Letonya Savunma Bakanı bu kararı ‘NATO’nun Doğu kanadını savunmak’ olarak nitelendirdi. İsveç’in Baltık Denizi’nde yer alan parçası Gotland Adası da buranın bir NATO üssü olarak değerlendirilebilmesi ve Baltık Denizi’nin ve Kuzey Avrupa’nın askeri olarak savunulması anlamında kritik bir role sahip.” dedi.

NATO’nun Rusya’ya karşı Baltık ve Kuzey Avrupa bölgesinde üstünlük elde etmesi

Tüm bu gelişmelerin NATO’nun Rusya’ya karşı Baltık ve Kuzey Avrupa bölgesinde bir üstünlük elde etmesine yol açacağını belirten Arş. Gör. Ali Ekmekçi, şunları ifade etti:

“İsveç hem zengin bir ülke hem de savunma sanayisi gelişmiş bir ülke. Dolayısıyla hem maddi katkı anlamında hem de İttifakın silah envanteri anlamında çok ciddi katkısı olacaktır. Ayrıca Rusya’ya karşı kuzey cephesinin açılması da jeo-stratejik açıdan kritik öneme sahip. Bunun yanında Ukrayna savaşı ile NATO’ya darbe vuracağını düşünen Rus yönetimine iki yeni üye ile cevap vermek de stratejik açıdan önemli.”

Türkiye’nin ittifak içerisindeki önemi

İsveç’in üyeliğinin Türkiye’nin isteklerinin dikkate alınması doğrultusunda gerçekleşmesinin, Türkiye’nin ittifak içerisindeki önemini ve yerini hatırlatması olarak değerlendirilebileceğini kaydeden Arş. Gör. Ali Ekmekçi, “Bu durumun başka NATO üyeleriyle Türkiye arasında benzer anlaşmazlıklar yaşanmasının önünü alıcı bir etki yaratabilir.” dedi.

Türkiye, sadık bir NATO müttefiki olduğunu kanıtladı 

Arş. Gör. Ali Ekmekçi, konu hakkındaki değerlendirmelerini şöyle tamamladı:

“Türkiye, sadık bir NATO müttefiki olduğunu kanıtladı. Türkiye’nin NATO stratejisi içerisinde yeri olduğunu ve müttefiklik ilişkilerini daha da geliştirmek istediğinin sinyalini vermiş oldu. Ayrıca NATO bünyesinde Türkiye’nin istediği terörle mücadele koordinatörlüğü kurulduğunda NATO üyesi ülkeler ile terörle mücadele konusunda Türkiye kendi tezlerini daha güçlü şekilde seslendirebilecek.”